4 Aralık 2012 Salı

İKİZLERE TAKKE


Bomboş bir sayfa sanılandan çok daha zor ve karmaşıktır. Bu sayfanın içinde bir sürü kelime vardır sıralanmayı bekleyen ve bazen bunları yazan parmakların gözü yeterince iyi görmüyordur. Daha geriden bakıp daha büyük görmek gerekir. O geriden bakış günler olmuştu ki uğramamıştı bu parmaklara… Sonra birden;

Kıyafetler geliverdi parmaklarımdaki gözlerimin önüne, kelimelerle dans eden… Sonra bir de iç çamaşır dükkânları… Teşhirdeki kadın bedeni maketleri ve üzerlerinde hayal gücünü bile altüst eden iç çamaşırlar… Sürekli girip çıktığımız eğlence mekânlarında gözümüze gözümüze sokulan; wclerdeki kadın sembolleri, çıplak, kıvrımlı, pornografik…

Penye birkaç külot almak nasıl bu denli zor bir hal aldı, fark edemedik çoğumuz. Bir milyon iç çamaşır arasından sade, penye bir külot bulamamak ne demektir, ben bilirim, ahh bilirim.

O iç çamaşır dükkanlarının vitrinleri, diz çökmüş hizmetçi kıyafetli maketlerle, liseli kız kıyafetleriyle dolup taşarken, orada o penye külotu bulma çabası beyhudedir. Aman aman yanlış olmasın başbakanvari bir yatak odasına müdahale değil benimki; erkeklerin fantezi dünyaları yüzünden kadınlığımıza, doğallığımıza direk yöneltilmiş tecavüzün deşifresi. Kadının kendini varettiği (yine erkeğin talepleri doğrultusunda) tek alan yatak odasıyken; şüphesiz kapitalist erkek sektörün de kara parasını  oluk oluk akıttığı sektörlerin başında da bu gelir; fantezi çamaşır dünyası…

Kapısından girerken, tangalı maketlerle göz göze gelirim, içeri girerken arkamı döndüğüm erkek dünyanın neferleri, gözlerini bana ve makete dikmiş. Fantezilerini süslerim, elimde değil tüylerim ürperir, öfkem büyür; tecavüze uğrar, taciz edilir gibi…

Nasıl sevişilmesi gerektiği üzerine bir dolu erkek söylemi ve bu söylemleri besleyen iç çamaşırlar, yeniden sıkışmış alanlar ve yeniden mutsuz kadınlar…

Erkek dünyada; yatak odasında erkeğin hakimiyetini kabullenmek, erkekliğini yüceltmek ve ancak bunu yapabildiğin zaman ‘kadın’ olabilmek; buna karşı durup paylaşım esastır ya kendi gerçekliğimle var olurum ya da o yatakta olmam dediğindeyse ‘aldatılmayı hak eden kadından’ ötesi olamamak…

Reddediyoruz; tanga giymeyi ya da giymemeyi, sütyen takmayı ya da takmamayı, danteli ya da dantelsizliği… Bize dayatılan, yapmamız gerektiği söylenilen, mecbur bırakılan her şeyi yapmayı reddediyoruz. Bedenimiz, onun üzerindeki ve içindeki her şey bizimdir. Bunun farkındalığıyla 3 çocuk yapmayı, yatakta, evde, sokakta ‘iyi kadın’ olmayı, kapitalist dünyanın çamura saplanmış vitrinlerinde bedenlerimizin deşifre edilmesini ve adımızın bile geçmediği bu erkek devleti kabul etmiyoruz. Erkek devletin, her gün bedenimiz üzerinden yaptığı değerlendirmelerle bizi katletmesi yerine özgürlüğümüz uğrunda istenmeyen kadın olmayı seçiyoruz.

Ruşen S.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder