Kadın cinsinin ilk sömürüldüğü
mekanizmayla, cinsellikle devam ediyoruz yolumuza… Bütün ekonomik
temelli sınıf tanımlamalarını bir kenara atıp, ilk sömürü
sınıfı olarak tarihi yeniden yazıyoruz, kalemle-kağıtla,
inançla ve çığlıklarla haykırdığımız sloganlarımızla
verdiğimiz örgütlü cins mücadelesini, bu sayıda bedenini özgür
yaşam uğruna, ölüme-açlık grevine sermiş kadınlar için
yazarak, yükseltiyoruz.
Kadının özgürleşmesini, kimseden
talep etmeden, erkek dünyanın bütün saldırılarını deşifre
ederek, durmadan örgütlenerek, büyüyerek yazıyoruz. Kadın
sınıfını erkek sömürüsünden çekip çıkaracak tek dinamizmin
kadın olduğunun farkındalığıyla, 3 yaşındaki Dilan’ı
unutmayarak, üniversite okuduğumuz için ahlaksız sayılmaktan
çekinmeyerek, Siirt ve diğer tecavüz davalarının daimi
takipçileri ve erkeklere başkaldırmış kadınlar olarak
yazıyoruz.
İşkencelerde, bedenimiz üzerinden
bizi tacizlerle, tecavüzlerle yenmeye çalışan, önce namusu
bedenimize hapsedip ardından namus için bedenimizi paramparça eden
polis devlete karşı yazıyoruz.
Eve hapseden, hapsettikleri evlerde
tecavüz eden sonra da intihara zorlayan babalara, ağabeylere,
kardeşlere karşı yazıyoruz.
Bedenimizi danteller, tüller içinde
34 kalıba sokmaya çalışan, sömürü halkların beden gücüyle
çıkardıkları petrolleri dudağımıza ruj, gözümüze rimel
yapan egemen-kapitalist devletlere karşı yazıyoruz.
Rızamızı kendi hazları üzerinden
belirleyen, tecavüzcüleri koruyan erkek yargısına karşı ‘Kadın
beyanı esastır’ diyerek yazıyoruz.
Sözde sosyal devletin, Kürt
kadınlarının anadillerine uyguladığı tecrite karşı, kadın
üzerinden yaşamsallaştırılan bütün asimilasyon politikalarına
karşı yazıyoruz.
Yine, yeniden söylüyoruz: Kadın
kimliğini sömürmeye dönük erkek uygulamaları politiktir.
Bedenimize, kimliğimize, irademize dönük her türlü kırım
politikasını kadın dokunuşuyla yeryüzünden silmek
için,buradayız!!!
Sesimiz, nefesimiz olmak için
cezaevlerinde kadın kimliğiyle direnişi yükselten kadınlara
selam olsun; talepleriniz taleplerimizdir!
Ruşen S.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder