26 Ocak 2011 Çarşamba

Siyasetin ve Siyasetçinin Psikolojik Şiddeti

Ataerkil toplumun anaerkilliğe üstünlük sağlamaya başlamasından bu yana,kadınlar geri plana atılmaya başlanır.Zamanla değişen üretim ilişkileriyle bu durum 2.sınıf insan olmaya kadar gider ve kadına karşı her anlamda şiddet başlar.Evde ‘ekmek getiren’ koca ve baba,dışarda gelişen üretim ilişkileriyle vahşi kapitalizm ve patronları,rant hesanı yapan siyasetçiler ve kirli savaşlar.Hatta bazen şiddet , hiç beklenmeyen bir yerden , hemcinsten bile gelebilir.Fizikel olmasa da , Pakize Suda gibi gazete köşelerine kurulan kadınlar ‘kadın kadının kurdudur’ makalelerinde bangır bangır kadınların tek derdinin bir baka kadın olduğunu söyleyebilir,örneğin…

Sınırları bu kadar dar değil elbette şiddetin.Bir de psikolojik boyutu var durumun. Özellikle bölge kadınlarını hedef alan konuşmalarıyla düzen partisi siyasetçileri,seçim arenalarında gündem doldururken çoğu zaman birbirlerini tekrar edip aynı yöntemi kullanıyorlar.Örneğin; bundan 72 sene önce Dersim’de katliam CHP bugün hala aynı zihniyeti koruyor; 30 yıllık savaşın barışla bitmesine dair ‘analar ağlamasın’ çığlıklarına ‘Dersim’de analar ağlamadı mı?’ yanıtını vererek savaşı övüyor,kadınların ağlamasını kendince meşru kılıyor.Diğer taraftan AKP bir yandan kendince Kürtler için açılımlar yaparken öte yandan ‘kadın,çocuk ayırt etmeksizin’ tehditleri savuruyor.Sıcak savaşın ortasında kalan kadınlar aynı zamanda soğuk savaşın içine çekilerek primlere destek olarak kullanılıyor.Yani fiziksel şiddet tehditini yaparlarken farkında olarak ya da olmayarak psikolojik şiddetle çıkıyorlar kadınların karşısına.

Bebeklikten yeni çıkmış çocuğu taş attığı için ‘terörist’diye alınan ve aylarca parmaklıklar ardında kalan anne için farklı bir şey söylemek yanlış olur ya da 12 yaşında 13 kurşunla öldürülen,arazide bulduğu bombayla oynarken patlama sonucu ellerini kaybden,koyun otlatırken yanlışlıkla vurulan çocukların anneleri… onlar da aynı şeylerle korkutuluyor,aynı şiddetle ortaklaştırılıyorlar.

Tam da bunu için şair-yazar Sennur Sezer’in de vurguladığı gibi ‘kadınlar yazmak zorundadır’ .Çünkü onlar yazmazsa trih eksik kalır.Değişerek ve değiştirerek,meydan okuyarak,seslerini çıkararak yazmak zoundadır.Çocuklar için,gelecek için , kendileri için.

GülŞaH..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder